Suriye’de biri asker 2 Türk’ün infaz emrini verdiği iddiasıyla tutuklanan DEAŞ’ın sözde kadısı hakkında hazırlanan iddianamede, sanık hakkında 3 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edildi.

Suriye’de biri asker 2 Türk’ün infaz emrini verdiği iddiasıyla tutuklanan Deaş’ın sözde kadısı hakkında hazırlanan iddianamede, sanık hakkında 3 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edildi.

Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığınca 2016’da Suriye’de biri asker 2 Türk’ün şehit edilmesi olayına ilişkin soruşturma kapsamında tutuklanan DEAŞ’ın sözde kadısı ve 2 Türk vatandaşının ölüm emrini verdiği iddia edilen sanık Jamal Abdul Rahman Alwi hakkında hazırlanan iddianame tamamlandı.

 

Sanık hakkında, iki Türk vatandaşının şehit edilmesi olayına ilişkin “Canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme” ile “devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma” suçlarından 3 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edilen iddianame, 7. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.

 

Terör örgütü DEAŞ hakkında bilgilerin yer aldığı iddianamede, DEAŞ’ın Türkiye’de düzenlediği eylemlere de yer verildi.

 

Sanığın terör örgütü DEAŞ’ın işgalindeki Azez kentinde sözde “kadılık” yaptığı yönünde istihbarati bilgi üzerine soruşturmaya başlanıldığı hatırlatılan iddianamede, tanık beyanları da yer aldı.

 

Tanık A.A, sanığı tanıdığını, Suriye’de sözde mahkemede sözde kadı olarak görev yaptığını, kod adının “Ebu Abdullah El Şami” olduğunu belirtti.

 

Tanık M.M.A. da sanığın casusluk, esirler, muhaliflerin yargılanması gibi konulara baktığını, 2015’te Türk askerinin DEAŞ terör örgütü tarafından sınırda pusuya düşürülerek kaçırıldığını duyduğunu, bu askerlerin Rakka’da bulunan sözde DEAŞ hapishanesinde tutulduğunu, burada tutulan esirlerin ölüm cezası aldığını anlattı.

 

Sanığın eşi ise sözde kadılık yapan sanığın basit suçlara baktığını öne sürdü.

 

İddianamede ifadelerine yer verilen gizli tanık, sanığın Azezli olduğunu, uzun yıllar tornacılık yaptığını belirterek şunları aktardı:

 

“Bildiğim kadarıyla 3 çocuğu DEAŞ silahlı terör örgütü içerisinde çatışmalarda ölmüştür. Şüphelinin, 2013 yılından itibaren Türkiye üzerinden Bab’a geçip, silahlı terör örgütü içerisinde yer alarak kadılık yaptığını, bu kapsamda başta 2 Türk vatandaşının şehit edilmesi olayı olmak üzere birçok infaz kararı verdiğini, örgüt içerisinde yer alarak türbe ve mezarları imha ettiğini, bu emirleri doğrudan Bağdadi’nin sağ kolu Ebu Ömer Şişeni’den aldığını biliyorum.”

 

İddianamede, sanık Jamal Abdul Rahman Alwi’nin, terör örgütü DEAŞ içerisinde faaliyet yürütmediğini, Türk vatandaşları da dahil olmak üzere kimsenin infazına karar vermediğini iddia ederek, “Ben sadece kadılık görevimi Suriye’deki muhalif gruplar içerisinde ve küçük çapta suçlar için yürütmüştüm.” şeklinde savunması yer aldı.

 

Sanığın HTS kayıtları incelemesinde, Kilis ile Azez arası sıklıkla gidiş-geliş yaptığının tespit edildiği aktarılan iddianamede, “Şüphelinin kullandığı değerlendirilen GSM hattının baz lokasyon bilgileri ile şüpheli hakkında yapılan araştırmaların örtüştüğü, şüphelinin sıklıkla Suriye’ye gidip geldiği değerlendirilmektedir.” denildi.

 

İddianamede, sanığın, haklarında terör örgütü üyeliği ya da yöneticiliği suçlarından işlem yapılan 10 şahısla telefon görüşmesinin de bulunduğu belirtildi.

 

Dosyada yer alan istihbarat raporlarının tanık anlatımlarıyla örtüştüğü bildirilen iddianamede, şu ifadeler yer aldı:

 

“Şüphelinin 2013-2016 yılları arasında DEAŞ silahlı terör örgütü içerisinde yer aldığı, örgüt içerisinde başta Azez ve Bab bölgeleri olmak üzere, Suriye’de DEAŞ işgalinde bulunan bölgelerde yürütülen yargılama faaliyetlerinde ve sözde şer’i mahkemelerde sözde kadılık/savcılık görevini ifa ettiği ve bu sözde yargılama faaliyetleri kapsamında infaz kararları verdiği, bu kapsamda 2 Türk vatandaşı olmak üzere kişilerin hayatlarını kaybettikleri eylemlerin fermanını verdiği anlaşılmıştır. Şüphelinin örgüt içerisindeki yabancı uyruklu teröristlere yurt dışından gönderilen para transferini organize ettiği, örgüt içerisinde Cemal Alavi ya da Ebu Abdullah El Şami kod adlarını kullandığı, örgüt içerisinde oldukça etkili faaliyetler yürüttüğü, adeta örgüt içerisinde adli ve mülki amir sıfatıyla yer aldığı anlaşılmıştır.”

Bir yanıt yazın